
Anayasa m.12, temel hak ve hürriyetlerin dokunulamaz, devredilemez ve vazgeçilemez olduğunu, madde 13’te ise temel hak ve özgürlüklerin ancak belirli şartlar altında kanunla sınırlanabileceğini düzenlenmiştir. Kural olarak kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı, kişi hürriyeti ve güvenliği ile makale konusu ile yakından ilgili olan özel hayatın ve aile hayatının gizliliği anayasal güvence altında olup dokunulamaz.
Normlar hiyerarşisinde, alt basamaktaki norm, üst basamaktakine aykırı olamaz. Dolayısıyla yönetmelik kanuna, kanun Anayasa’ ya aykırı olamaz. Yönetmelikler; bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarına giren kanunların uygulanmasını sağlamak üzere ve bu kanunlara aykırı olmamak koşuluyla çıkardıkları hukuk kurallarıdır. Bu temel hukuk bilgisinin açıklanma nedeni, önleme aramasına ilişkin hukuksal açıdan tartışmalı Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’dir. Yazımızda; bu tartışmalara yer verilmeyecek olup önleme araması, şartları, önleme araması kararını hangi merciin verebileceği, nerelerde önleme araması yapılabileceği, nerelerde önleme araması yapılamayacağı, önleme arama kararı olmadan arama yapılabilecek yerler, önleme araması tutanağının unsurları, önleme araması sonucu elde edilen delillerin hukuksal niteliği, adli arama ile önleme araması arasındaki fark kısa ve sade cümleler ile ifade edilecektir.
Önleme araması, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu (PVSK) m.9’da; “Polis, tehlikenin veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla usulüne göre verilmiş sulh ceza hâkiminin kararı veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde mülkî âmirin vereceği yazılı emirle; kişilerin üstlerini, araçlarını, özel kâğıtlarını ve eşyasını arar ” şeklinde düzenlenmiştir.
Önleme araması kararını, kural olarak Anayasal düzenlemelere uygun olarak PVSK’ da hakim tarafından verilebileceği düzenlenmektedir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde mülki amirin yazılı emri ile de önleme araması yapılabilecektir. Yetkili merciin yazılı emri saat içerisinde görevli hakimin onayına sunulmalıdır.
Konutta, yerleşim yerinde ve kamuya açık olmayan işyerlerinde ve eklentilerinde önleme araması değil koşulları varsa ancak adli arama yapılabilir.
Önleme aramasının sonucu, arama kararı veya emri veren merci veya makama bir tutanakla bildirilir. Tutanak;
Suç unsuruna rastlanmadığı durumlarda, aranan kişinin talebi hâlinde, kendisine arama kararı veya emrinin tarih ve sayısı, aramanın tarih ve saati, yeri, aranan şahsın ve arayan görevlinin kimlik bilgilerinin yer aldığı bir belge verilir.
Önleme araması sonucu suç deliline rastlanırsa suç delillerini koruma altına alarak Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre gerekli işlemleri yapar.
Adli arama, Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenmektedir. Önleme araması, PVSK da düzenlenmektedir. Ancak bu iki arama tedbirini birbirinden ayırmak her zaman kolay olmamaktadır. Önleme araması olarak başlayan bir arama bir noktadan adli aramaya dönüşebilir ki bu durumda adli aramaya başlamadan önce yetkili mercilere bilgi verme yükümlülüğü söz konusudur. Adli arama, makul şüphe sebebine dayanılarak şüpheli veya sanığın yakalanabilmesi/suç delili elde edilmesi amacıyla yapılırken, önleme aramasında şüphe ile hareket edilmesi mümkün değildir. Önleme aramasında amaç tehlikenin veya suçun önlenmesidir. Eğer önleme araması kararı alınmış ancak arama yapılırken şüphe/ihbar üzerine şahıs/araç araması yapılması gerekiyorsa, derhal Cumhuriyet savcısına bilgi verilmeli, C.Savcısının emirlerine göre hareket edilmelidir ve önleme araması kararı değil, şartları varsa adli arama koşullarına göre arama gerçekleştirilmelidir. Aksi durumda elde edilecek delillerin hukuka aykırılığı gündeme gelecektir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 24. Ceza Dairesi, 2024/4 E. 2021/2392 K.
“…Önleme araması kapsamında sanığa ait iş yerinde kaçak ürünlerin ele geçirilmesi neticesinde, sanık hakkında kamu davası açılmış ise de, iş yerinde yapılan aramada Cumhuriyet Savcısının veya ihtiyar heyetinden ya da komşulardan iki kişinin bulunmaması nedeniyle yapılan işlemin hukuka aykırı olduğu, bu nedenle elde edilen delillerin hükme esas alınamayacağı, sanığın da suçu kabul etmemesi karşısında, sanığın atılı suçu işlediğine ilişkin mahkumiyetine yeter kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, usulsüz arama sonucu elde edilen delillerin hükme esas alınarak sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesinin hukuka aykırı olacağı, bu sebeple, arama işleminin hukuka uygun olmaması nedeniyle sanığın atılı suçu işlediğinin sabit olmadığı anlaşılmakla CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince beraatine karar verilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılan vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.”
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesi, 2021/638 E. 2021/1012 K.
“…İhbar üzerine arazide park halinde duran sanığa ait araçta önleme araması kararına istinaden arama yapıldığı, arama sonucunda 1297 paket gümrük kaçağı sigaranın ele geçirildiği, daha sonra nöbetçi C.savcısına bilgi verilerek talimat alındığı, ancak bu aşamaya kadar adli arama kararının alındığına ilişkin dosya içerisinde herhangi bir evraka rastlanmadığı, bir suça ilişkin ihbar veya şikayet, dolayısı ile suç şüphesi söz konusu olduğunda, belli ya da belirlenebilir şüphelilere yönelik delil elde etme faaliyeti yani kolluğun adli kolluk yetkisinin başlaması nedeniyle CMK’da belirtilen usule göre adli arama kararı alınmasında zorunluluk bulunduğu, aksi takdirde elde edilen delillerin hukuka aykırı olarak elde edilmiş olacağı ve bu delillerin hükme esas alınmasının mümkün olmayacağı gözetilerek; sanığa ait park halindeki .. plakalı araçla ilgili olarak C.savcısı veya mahkeme tarafından verilmiş bir arama emri veya kararı olup olmadığının araştırılması varsa ilgili kararların aslı veya onaylı örneğinin dosyaya celbinin sağlandıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekir.”
Yargıtay 20.Ceza Dairesi, 2015/16465 E. 2016/1603 K.
“…2559 sayılı PVSK’nın 9. maddesine göre; önleme araması, suç işlenmesinin veya bir tehlikenin önlenmesi için yapılan aramadır. Önleme aramasının muhatapları suç şüphesi altında olmayan kişilerdir. CMK’nın 116 ve 119. maddelerine göre; adli arama, şüphelinin veya sanığın yakalanması ya da suç delillerinin elde edilmesi için yapılan aramadır. Somut bir suçun işlendiği şüphesi varsa önleme araması değil ancak adli arama yapılabilir. Somut olayda sanık hakkında yürütülmekte olan bir adli soruşturma bulunduğu göz önüne alınarak belirtilen önleme araması kararına istinaden yapılan arama işlemi ve ele geçen uyuşturucu maddenin hükme esas alınıp alınamayacağının tartışılması ve CMK’nın 116, 117 ve 119. maddelerine uygun şekilde -adli arama kararı-bulunup/bulunmadığının araştırılması var ise dosya arasına konularak sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği halde eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması kanuna aykırıdır.”
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2022/13 E. 2023/191 K.
“…Uyuşmazlık; sanığa atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna ilişkin olarak yapılan arama işleminin hukuka uygun olup olmadığının, bu bağlamda eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir; olay yeri ve tarihini kapsayan bir önleme araması kararının gerekli olduğu, ancak dosya kapsamında bu tür bir arama kararı ya da yazılı arama emrine rastlanmadığı, suç konusu uyuşturucu maddenin hukuka aykırı olarak elde edilen delil niteliğinde olması durumunda Anayasa’nın 38’inci maddesinin 6. fıkrası ile CMK’nın 206’ncı maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası ve 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca hükme esas alınamayacağı da dikkate alındığında; sanığa ait poşette arama yapılmasına olanak sağlayan adli arama kararı/yazılı arama emri ya da olay yeri ve tarihini kapsayan önleme araması kararı bulunup bulunmadığının araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu kabul edilmelidir.”