
Bu yazımızda memur ve diğer kamu görevlilerinin, görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için idare tarafından verilmesi gereken izin şartı ve uygulama da yaşanan tartışmalar 4483 sayılı yasa sistematiği gözetilerek yargı kararları ışığında incelenecektir.
Anayasa m.129 son fıkra, “Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idarî merciin iznine bağlıdır” hükmü, 657 sayılı Sayılı Devlet Memurları Kanunu madde 24 “Devlet memurlarının görevleri ile ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması ve haklarında dava açılması özel hükümlere tabidir” düzenlemesi ile 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun madde 1’de; “Bu Kanunun amacı, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili mercileri belirtmek ve izlenecek usulü düzenlemektir.” İlgili yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; kanun koyucu, memurların ve diğer kamu personelinin görevleri sebebi ile suç işledikleri iddiası söz konusu olduğunda, diğer vatandaşlar gibi doğrudan savcılık tarafından soruşturulmadan evvel, memurun eyleminin suç teşkil edip etmediğinin takdirini, idarenin iznine bırakmıştır. Memurun eyleminin suç teşkil edip etmediğinin tespiti izin şartına bağlanması ve bu kararında idari karar niteliğinde olması çeşitli tartışmaları da beraberinde getirmektedir. Memurlar kamu hizmeti görmektedirler. Bu durum, memurların bazı güvencelere sahip olmaları gerekeceği düşüncesini beraberinde getirmiş ve bir güvence olarak memurlara görevleri ilgili suç isnadı olduğunda ceza muhakemesinin bir koşulu olarak izin şartına tabi tutulmuştur.
Yukarıdaki açıklamalarının daha anlaşılır olması açısından kısaca ceza soruşturmasına değinelim. Kural olarak ceza muhakemesi şarta bağlanamaz. Ceza muhakeme usulünde her hangi bir suçun işlendiğinin öğrenilmesi üzerine faile ve fiile ilişkin araştırılma yapılmaya başlanır. Ancak istisnai olarak soruşturmanın yürütülmesi, dava açılması ve yargılama yapılması, yani muhakemenin yürüyüşü, belli şartların gerçekleşmesine veya belli engellerin bulunmamasına bağlı olabilir. Bazı Ceza Muhakemesi Şartları Şöyle Sıralanabilir:
4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun uygulamasında; Memur ve diğer kamu görevlisi kavramının kimleri karşıladığı geçmişte ve günümüzde halen tartışmalı olmakla birlikte, yargı kararlarında kimlerin memur ve kamu görevlisi olarak kabul edilmesi gerektiği konusunda adı geçen kanun özelinde idare hukuku prensipleri ile hareket edildiği görülmektedir. Dolayısıyla Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 6’da yer alan kamu görevlisi tanımı bu soruşturmalarda esas alınmamaktadır.
4483 sayılı yasa 657 sayılı Devlet Memurları Kanuna göre özel yasa kabulü ile birlikte memurların görev sebebiyle işledikleri suçlar hakkında izin koşulunun gerekli olduğu sonucuna ulaşılabilir. Aksi kabul; başka bir tartışma konusunu doğuracaktır. Çünkü 657 sayılı yasa m.24’de ifade edilen “Devlet memurlarının görevleri ile ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması ve haklarında dava açılması özel hükümlere tabidir” veya bağlacı ile kanunun lafzi yorumlanması neticesinde memurların görevleri sırasında işledikleri bütün suç iddialarının soruşturulması izne tabi olduğu sonucuna götürecektir. Dolayısıyla 4483 sayılı yasanın amaç kısmında; “Bu Kanunun amacı, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili mercileri belirtmek ve izlenecek usulü düzenlemektir” ifade edildiği üzere memurların görevleri sebebiyle suç soruşturması maruz kalması durumunda yasadaki güvenceden faydalanacaktır. Ayrıca dikkat edilmesi gereken diğer bir husus her ne kadar kişi memur kabul edilse dahi bazı memurların 4483 sayılı yasadan değil diğer özel yasa hükümlerinin geçerli olabilecektir. Örneğin, 2542 sayılı kanun öğretim üyelerinin ve üniversitedeki 657 sayılı kanuna tabi memurların görev sebebiyle işledikleri suçlar da soruşturma usulünü düzenlemiştir.
4483 sayılı yasa madde 2; “Bu Kanun, Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında uygulanır. Görevleri ve sıfatları sebebiyle özel soruşturma ve kovuşturma usullerine tabi olanlara ilişkin kanun hükümleri ile suçun niteliği yönünden kanunlarda gösterilen soruşturma ve kovuşturma usullerine ilişkin hükümler saklıdır. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali genel hükümlere tabidir. Disiplin hükümleri saklıdır. 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 243 ve 245 inci maddeleri ile 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 154 üncü maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında açılacak soruşturma ve kovuşturmalarda bu Kanun hükümleri uygulanmaz“ şeklindedir.
Yasada geçen –görev sebebiyle işlenen suç– kavramı kısaca; kamu görevinden doğan, görev ile illiyet bağı olan ve görevden yararlanılarak işlenebilen suçları ifade eder. Dolayısı ile suç isnad edilen kişi memurdur. Ancak memurun her işlediği suç 4483 sayılı bağlamında izin şartına tabi olmayacak. Memurun bu suçu görevi sebebiyle işlemiş olması gereklidir. Dolayısıyla görev dışında suç işleyen memur hakkında genel hükümlere göre soruşturma yapılacaktır. Üst başlıkta açıklandığı üzere her memur 4483 yasa tabi değildir, memurun görev ve sıfatına göre farklı kanuna tabi olup benzeri yasal güvencelerden faydalandığı ifade edilebilir. Diğer önemli bir husus, ağı cezayı gerektiren suç halinde memur, izne bağlı muhakeme koşuluna göre değil genel hükümlere göre yargılanacaktır. O halde memurun şüpheli olduğu; ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezası gerektiren, asliye ceza mahkemelerinin görevini aşan suçlarda, suçüstü halinde genel hükümlere göre soruşturma ve kovuşturma yapılacaktır. Suçüstü kavramı: İşlenmekte olan suçu, henüz işlenmiş olan fiil ile fiilin işlenmesinden hemen sonra kolluk, suçtan zarar gören veya başkaları tarafından takip edilerek yakalanan kişinin işlediği suçu, fiilin pek az önce işlendiğini gösteren eşya veya delille yakalanan kimsenin işlediği suçu” ifade etmektedir. Ayrıca Cumhuriyet savcıları tarafından doğrudan soruşturulabilecek diğer suçlar bazıları: rüşvet, irtikap, zimmet, işkence, eziyet, Ceza Muhakemesi Kanunu m.161/5 gereği Cumhuriyet Savcısının emirlerini yerine getirmeme, kaçakçılık suçu, kamu görevlisinin suçu bildirmemesi sınırlı sayıda suçlar.
Örneğin; Polis Vazife ve Salahiyat Kanunu Ek Madde 9/A ; Önleyici, caydırıcı, düzenleyici ve koruyucu kolluk hizmetlerine dair görevlerin ifası sırasında silah kullanmak zorunda kalan polis hakkında, cezai sorumluluğun tespiti bakımından Memurin Muhakematı Hakkında Kanuna göre işlem yapılır hükmü vardır. Bu hüküm olmasa dahi 4483 sayılı yasa kapsamındaki izin şartından dolayı bir kolluk görevlisi, göreviyle bağlantılı olarak silahını kullandığı takdir de Cumhuriyet Savcısı öncelikle delillerin kaybolmaması gerekli tedbirleri aldıktan sonra polis hakkında soruşturmaya başlayabilmesi için aşağıda açıklanacak yetkili merciiden soruşturma izni almak zorundadır. Her ne kadar kolluk görevlilerinin idari görevlerinde yasa gereği güç kullandığı olaylarda yetkilerini ve yasal sınırı aştıklarına ilişkin iddiaların soruşturulması izne tabi değildir görüşü söz konusu ise de 4483 sayılı yasa da öngörülmeyen bir şartın yorum yolu ile daraltılması mümkün değildir.
4483 sayılı yasa madde 3’e göre; Soruşturma izni yetkisi:
Ast memur ile üst memurun aynı fiile iştiraki halinde izin, üst memurun bağlı olduğu merciden istenir.
4483 Sayılı Yasa m.4’e göre;
“…Şüpheli polis memuru hakkında görevi kötüye kullanma iddiasına ilişkin olarak soruşturma izni verme yetkisinin 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’un 3. maddesi uyarınca mercinden izin alınması gerektiği ve bu itibarla kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname münderecatı yerinde görüldüğünden talebin kabulü ile Bodrum 1. Sulh Ceza Hâkimliğince verilen 01/04/2021 tarihli ve 2021/996 Değişik iş sayılı Kararın CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine nazaran müteakip işlemlerin mercince yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİNE 22/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”
“… Hakaret ve tehdit suçları, 4483 sayılı Yasa kapsamında soruşturma iznine tabi olmayan suçlardan olup, İstanbul Valiliğince yetki aşımı ile soruşturma izni verilmemesi kararı yok hükmündedir. Bu suçlar bakımından genel hükümler çerçevesinde soruşturma ve kovuşturma yapılarak karar verilmesi gerekmektedir. Hal böyle iken, Cumhuriyet Başsavcılığı’nca düzenlenen iddianamenin kabul edilmesi gerekirken iadesine karar verilmesi ile iade kararına yapılan itirazın reddedilmesi hukuka aykırı görülmekle kanun yararına bozma talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir…”
Aşağıda linki bulunan ve bu yazının devamı niteliğindeki makalenin okunması konu bütünlüğünü sağlayacaktır.
Kamu Görevlilerinin Görevleri Sebebiyle İşledikleri Suçlarda Soruşturma İzni-2