
Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştay’da, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir. Danıştay’da temyize tabi kararlar:
Danıştay’a temyiz başvurusu Danıştay Başkanlığına hitaben yazılmış dilekçeyle yapılır. Temyiz dilekçesi hazırlanırken de tıpkı istinaf dilekçesinde olduğu gibi dava açılış dilekçelerindeki esaslar dikkate alınarak düzenlenmesi gereklidir. Aksi halde usulü ret kararı verilebilir.

Danıştay’ın temyiz merci olarak istisnai durumlar haricinde dosyalar hakkında sadece hukuka uygunluk denetimi yapabileceği unutulmamalıdır. Maddi vakıa denetimi yapmayan Danıştay kural olarak incelemelerini evrak üzerinde yaparak karar vermektedir. Dosya hakkında onama/düzelterek onama veya bozma kararları vererek, dosyayı ilgili merciye gönderecektir. Danıştay’dan dosyalar dairenin yoğunluğuna göre değişebilmekle beraber 1-3 yıl içerisinde çıkabilmektedir.
Danıştay tarafından onanan kararlar kesinleşir ve bu kararlara karşı gidilebilecek olağan kanun yolu bulunmamaktadır. Danıştay’ın verdiği kararın hatalı olduğunu ve Anayasa temel hak ve özgürlüğünün ihlal edildiğini değerlendiren kişiler Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapabilirler. Danıştay’ın kararını öğrenmeden itibaren 30 günlük süre içerisinde bireysel başvuru yapılabilir.
Taraflar dava dosyasını zabıt kâtibinin gözetimi altında inceleyebilir. Dava ile ilgili olanlar da bunu ispatlamak kaydıyla başkan ya da görevlendirdiği üye veya yazı işleri müdürünün izniyle dosyayı inceleyebilirler. Avukatlar ve stajyerler, vekâletname olmaksızın dava dosyalarını zabıt kâtibinin gözetiminde her zaman inceleyebilirler.
İdari yargılama usulü açısından; dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.
Davacının gösterdiği adrese tebligat yapılamaması halinde, yeni adresin bildirilmesine kadar dava dosyası işlemden kaldırılır ve varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir yıl içinde yeni adres bildirilmek suretiyle yeniden işleme konulması istenmediği takdirde, davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.
Dava açıldıktan sonra posta ücretlerinde eksiklik meydana gelmesi davanın açılmamış sayılması sonucu doğuran diğer bir durumdur. Dava açıldıktan sonra posta ücretinde tebliğ işlemlerinin yapılmasını engelleyecek şekilde azalma olursa, otuz gün içinde posta ücretinin tamamlanması daire başkanı veya görevlendireceği tetkik hâkimi, mahkeme başkanı veya hâkim tarafından ilgiliye tebliğ olunur. Tebligata rağmen gereği yerine getirilmediği takdirde bildirim aynı şekilde bir daha tekrarlanır. Posta ücreti süresi içinde tamamlanmazsa dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Bu kararın tebliği tarihinden başlayarak üç ay içinde, posta ücretindeki noksanı tamamlanmak suretiyle dosyanın yeniden işleme konulması istenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. Dosyaların işlemden kaldırılmasına ve davanın açılmamış sayılmasına dair kararlar diğer tarafa tebliğ edilir.
Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarını davalı idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Uygulamada maalesef mahkeme kararının davalı idareye tebliğine rağmen hiç uygulanmadığı ya da makul sürede gereği gibi yerine getirilmediği durumlarla karşılaşılmaktadır. Bu durumda ilgili memurlar hakkında görevi kötüye kullanma suçundan suç duyurusunda bulunulacağı gibi davalı idare hakkında tazminat davası da açılabilecektir.
Dava konusu idari işlem dava açıldıktan sonra davacı için faydalı hale gelmiş olabilir. Davacı bazı durumlarda keşif/bilirkişi gibi ilerleyen süreçte oluşabilecek davanın masraflarına katlanmak istemeyebilir. Davayı kaybetme olasılığının daha yüksek olduğunu düşünebilir. Bunun gibi başka gerekçelerle davasından feragat edebilir. Feragat tek taraflı irade beyanı ile şartsız olarak davacının davasından vazgeçmesidir. Bu durumda mahkeme, davanın konusuz kaldığı şeklinde karar alacak ve kararı karşı tarafa da tebliğ edecektir.
Kabul de benzeri gerekçelerle davalının davayı sonlandırabileceği kesin hüküm niteliğinde bir irade beyanıdır. Feragate ilişkin yapmış olduğumuz açıklamalar kabul içinde geçerlidir. İdare hukukundaki kabul ve feragat her ne kadar hukuk muhakemeleri kanuna tabiyse de medeni hukuktaki anlamı ile uygulanmadığı çeşitli farklılıklar olduğu ifade edilebilir. Zira dava konusu idari işlem birel bir işlem değil kamusal yönü olan bir işlem olabilir bu durumda feragat ve kabul ile davanın sonlandırıldığı her zaman söylenemeyebilir. Ayrıca idarenin davayı kabul etmesi iptal davası açısından her zaman iptal ile aynı sonucu vermeyeceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Mevzuatta avukat tutmanın zorunlu olduğu durumlar istisnai olarak sayılmıştır. Ceza muhakemesinde şüpheli veya sanığın çocuk olması, kendisini savunamayacak derecede malul olması, sağır ve dilsiz olması ve suçun alt sınırının beş yıldan fazla hapis cezasını gerektirmesi gibi durumlarda kişinin zorunlu olarak avukat ile temsil edilmesi gerekir. Bu şartların varlığı halinde kişilerin müdafi tutacak maddi güçleri yoksa baro tarafından kendilerine avukat görevlendirilecektir. İdare hukuku açısından bu zorunluluk söz konusu değildir ve avukat ile temsil ihtiyaridir. İdari uyuşmazlık konularında mevzuatın karmaşıklığı ile idare hukukun teknik yönü ağır bastığından kişilerin hak kaybı yaşamaması adına kendilerini idare hukuku alanında çalışma yapan avukat ile temsil ettirilmesi önerilmektedir. Zira usulü şartları medeni hukuk ve ceza hukukundan farklı olması sebebi ile idare hukuku alanında uzmanlaşmış idari yargılama usulünün amacı ile idari yargılama usulüne hâkim avukat sürecin adil bir şekilde yürütülmesi adına önemli katkılar sunabilecektir.
Danıştay 2. Daire Başkanlığı 2024/1799 E., 2024/4132 K.
“Dava; polis memuru olarak görev yapan davacının, “Herhangi bir işe ilişkin yazılı kâğıt, belge, mikrofilm aslı veya kopyalarını kasıtlı olarak yok etmek” fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 12. maddesi uyarınca “24 ay uzun süreli durdurma” cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de, öğrenim durumu itibarıyla yükselebileceği kadronun son kademesinde bulunduğundan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca brüt aylığının 1/4 oranında kesilmesine ilişkin Denizli Valiliği İl Polis Disiplin Kurulunun … günlü, … sayılı işleminin iptali ile bu işlem nedeniyle maaşından yapılan kesintinin iadesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla davanın reddine hükmedilmiş, anılan kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Danıştay Beşinci Dairesinin 09/01/2019 günlü, E:2016/24288, K:2019/188 sayılı kararıyla Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş; davalı idare tarafından karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine Danıştay İkinci Dairesinin 11/12/2023 günlü, E:2021/8244, K:2023/5909 sayılı kararıyla davalı idarenin karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : Danıştay Beşinci Dairesinin bozma kararına uyularak verilen …. İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; davacının imzalaması için getirilen tebliğ-tebellüğ belgesini yırttığına ilişkin eylemin gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda olayla bağlantılı olan Polis Merkezi Amir Vekili A.G. ve İl Emniyet Müdür Yardımcısı T.T. tarafından tek taraflı düzenlenen raporlar ile kesin bir kanaate varılması imkanı tanımayan birbirinden farklı tanık ifadeleri dışında bir delil bulunmaması karşısında, eylemin gerçekleştiğinin her türlü şüpheden uzak, kesin, somut ve objektif delillerle ortaya konulamadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, davacının maaşından yapılan kesintinin davacıya iadesine karar verilmiştir…KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle; 1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİ ile …. İdare Mahkemesince verilen… günlü, E:…, K:… sayılı kararın esasa ilişkin kısmının ONANMASINA, 2. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜ ..Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,”
Danıştay 2. Daire Başkanlığı 2024/1618 E., 2024/3042 K.
“Davacı tarafından, 01/03/2024 günlü, 32476 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçme ve Görevlendirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 14. maddesinde yer alan “Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.” hükmünün iptali istenilmektedir…uyuşmazlık konusu olayda, davacının 17/04/2024 günlü dilekçesi ile görülmekte olan davadan feragat ettiği anlaşıldığından, feragat nedeniyle karar verilmesine yer bulunmamaktadır. KARAR SONUCU : Açıklanan nedenlerle;1. FERAGAT NEDENİYLE KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA; ..yürütmenin durdurulması harcının davacıya iadesine, Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 20/05/2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Konu Bütünlüğü Sağlanması Açısından Aşağıdaki Linklerden Diğer Makalelerin Okunması Tavsiye Edilir.