
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu makale konusu bakımından esas alınmakla beraber, konu uygulama açısından idari yargı kararları ışığında soru ve cevap şeklinde kısaca anlatılacaktır.
İdarenin yaptığı işlem ya da eylemden menfaati ve hakkı etkilenen kişiler, idare tarafından yapılan işlem/eylemin hukuka aykırı olduğunu değerlendiriyor ise idare mahkemelerinden yargısal denetim talep edebilecektir. İdari teşkilat ve yargısı Fransa’dan iktibas edilmiş olan idare hukuku, içtihatlar ile gelişen bir hukuk dalıdır. Hak arayışında olan kişiler, idare hukukunun teknik detaylarını gözden kaçırmamasına adına usul kanunu ve güncel yargı kararlarını dikkat alarak yargı yerlerine başvuru yapmaları tavsiye edilir.
İdari işlem, idarenin kamu gücü kullanarak idare işlevine yönelik olarak tesis etmiş oldukları hukuk alanında sonuç doğuran hukuki işlemlerdir. İdari işlemler, hukuk âleminde değişiklik doğuran irade açıklamaları olmalarına karşın idari eylemler, sadece ilgililerin hak ve yetkilerini kullanmaları koşuluyla hukuki etki ve sonuç doğurmaktadır. Dolayısıyla -İdari eylem- kavramı, idarenin kamu hukuku alanındaki maddi fiil ve hareketlerini anlatır. Anılan kavram kimi zaman idarenin bilerek ve isteyerek yapmış olduğu fiilleri, kimi zaman idare işlevini yerine getirirken iradesi dışında gerçekleşen olayları, kimi zaman da hareketsiz kalması sonucunda meydana gelen bir takım fiili durumları ifade eder.
İdari muhakeme bireylerin hak veya menfaatlerinin korunması ile idarenin hukuka uygunluğunun denetimini sağlamak için yapılır. İptal davalarında idarenin hukuka uygunluğu, tam yargı davalarında sübjektif hakların korunması amacı daha ön plandır.
İdare mahkemelerinde görülecek idari uyuşmazlıkta yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren altmış (60) ve vergi mahkemelerinde otuz (30) gün içerisinde mahkemeye başvurmak gereklidir. İvedi yargılama usullerinde sürelerin değişeceği unutulmamalıdır.
Bu durum çok karıştırılan ve idari dava açma süresinin kaçırılmasına neden olan bir konu olup dikkatlice takip edilmesi gereklidir. Zira bazen idari makamlara başvurulmaması gereken hallerde idari merciden cevap beklemek özellikle ivedi yargılama usullerinde ciddi hak kayıplarına neden olmaktadır. Bu sebepten öncelikle uyuşmazlık konusu tespit edilerek hareket edilmesi yerinde olacaktır. İki olasılıkla konu açıklanacaktır.
Birinci durum, idarenin icrai bir işlemi bulunmamaktadır yani bir irade beyanı söz konusu değildir. Mevzuatta o konu hakkında zorunlu idari merci başvurusu öngörülmemiş ise ihtiyari olarak idareye başvuru yapabilir ve idareden talep ettiğiniz işlemin yapılmasını isteyebilirsiniz. İdare otuz gün içinde bir cevap vermezse(idarenin sükutu) ya da talebiniz ret edilirse ilgililer otuz günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Otuz günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı, isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren dört ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, otuz günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler.
İkinci olasılıkta idarenin icrai bir işlemi söz konusudur ve mevzuatta bu işlemle ilgili idareye ihtiyari ya da zorunlu olarak ön başvuru gerekmektedir. Bu durumda uyuşmazlık konusunun tespitiyle birlikte üst idari makama başvuru yapılabileceği öngörülen bir idari işlem veya eylem söz konusu ise ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. Otuz gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.
Yetki, davaya coğrafi yer bakımından hangi mahkemenin bakabileceğini gösteren kurallardır. Yetki idari yargı açısından kamu düzenindendir. Bunun anlamı yargılamanın her aşamasında mahkeme yetkisiz olduğunu belirterek dosyada el çekebilecektir.
Görev, davaya konu itibari ile hangi yargı yerinin bakacağını belirleyen usul kuralıdır. Görev de kamu düzenindendir. Görev, dava konusu itibari ile adli yargı yerinde mi yoksa idari yargı yerinde mi görülmeli sorusunun cevabıdır.
Davanın görülmesinde yetkili ve görevli mahkemeyi saptamak her zaman kolay olmamaktadır. Bu sebepten dava açılmadan önce idare mahkemesinin görevli olduğuna kanaat getiriliyor ise hangi il idare mahkemesinde davanın açılması gerektiğini saptamak gerekecektir. Her ne kadar idari yargılama usulü kanunu bu konuda detaylı açıklama yapmış ise de uygulamada yetki ve görev ile ilgili uyuşmazlıklar çıkabilmektedir. Mahkemeler arasında olumlu/olumsuz yetki/görev uyuşmazlığı yaşanması durumunda süreç yine hukuk mekanizması içerisinde çözülmektedir. Ancak bu durum ciddi emek ve zaman kaybına neden olmaktadır. Konu ile ilgili detaylı kanun düzenlemesi yapılması uygulamada yer alan yargılama sujelerinin beklentisidir.
İdari dava dilekçelerinde bulunması gereken çeşitli zorunlu unsurlar vardır. Eğer dava dilekçesinde olması gereken bu şekli şartlarda eksiklik ya da çelişki olursa mahkeme dilekçe red kararı verebilecektir. Bu durumda 30 gün içerisinde mahkemenin belirttiği eksiklikler tamamlanarak tekrar dava açılması gereklidir. Belirtilen eksiklerin 30 gün içerisinde giderilmemesi veya yine aynı eksiklerin devam etmesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilecektir. İdari dava dilekçesinde bulunması gereken bilgiler şunlardan ibarettir:
Usule uygun olarak hazırlanmış dava dilekçesi, idare mahkemesi başkanlıklarına teslim edilir. Talep sonucunu dava dilekçesinde açık bir şekilde belirtmesi ve dava sebebi hakkında varsa gerekli bilgiler dilekçe de yer vermelidir. Uyuşmazlık konusu ile dava konusu aynı olmadığı ve idare mahkemesince uyuşmazlık konusunu, resen araştırma ilkesi gereği tarafların dilekçe ve eklerinde sundukları deliller ile birlikte mahkemece uyuşmazlık konusu saptanacaktır. Mahkeme tarafların talepleriyle bağlı olmakla beraber uyuşmazlık konusuna ilişkin değerlendirmelerle bağlı değildir. Tevzi görevlilerince dava dilekçesi ve ekleri dava harç ve posta ücretleri alındıktan sonra deftere kaydedilir. Deftere kayıt tarihi davanın açılış tarihidir. Vekille takip edilen davalarda taraf avukatı UYAP üzerinden gerekli işlemleri yapabilecektir.

Ankara 8. İdare Mahkemesi, 27.05.2016 tarih, E.2016/1453, K.2016/1780 sayılı kararı; “Uyuşmazlıkla ilgili olarak davacılar tarafından önce adli yargı yerinde dava açıldığı, bu davanın…Asliye Hukuk Mahkemesinin…sayılı kararıyla idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle yargı yolu bakımından reddedildiği; bu karar üzerine 17.10.2008 tarihinde idari yargıda bakılan davanın açıldığı, buna göre, İdare Mahkemesince, öncelikle, adli yargı yerince verilen kararın kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması, kesinleşmemiş olması halinde davanın derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği”
Danıştay 12.Daire Başkanlığının 13.06.2017 tarih ve E. 2016/5520, K.2017/3138 sayılı kararı “Davanın para cezasına ilişkin kısmı yönünden kesin hüküm nedeniyle incelenmeksizin reddi yolunda Çanakkale İdare Mahkemesince verilen 14.05.2015 günlü, E. 2015/143, K. 2015/539 sayılı kararının onanmasına” dair D6D, 15.03.2018 tarih ve E. 2015/6805, K. 2018/1542 sayılı kararı; “Davacının eşi…nin…tarihinde…Devlet Hastanesi’nde vefatında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek …TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılan dava sonucunda; Zonguldak İdare Mahkemesi’nce; bir yargı yerince yasada gösterilen usullere göre verilen kararın, itiraz ve temyiz yollarından geçerek veya itiraz ve temyiz süreleri sona ererek kesinleştikten sonra yargılamanın iadesi gibi bazı istisnaların dışında değişmez bir nitelik kazanacağı, hiç bir makam, merci, hatta kararı vermiş olan yargı yeri dahi başka bir kararla, bu kararı değiştiremeyeceği, yargı kararlarının bu değişmezlik kuvveti ve niteliğine kesin hüküm (muhkem kaziye) denildiği, kesin hüküm halini alan bir yargı kararının sadece hüküm fıkrası itibariyle değil aynı zamanda gerekçesi itibariyle de en başta davanın taraflarını bağlayacağı, kesin hükme bağlanan bir uyuşmazlığın yeniden tartışılmasının hukuken mümkün olmadığı ve yargı yerinin de kesin hükümle çözümlenen uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar veremeyeceğinden dolayı; davacının eşi…’ın…yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle daha önce Mahkemede açılan davada verilen 23.05.2014 tarih ve E.2014/602, K. 2014/914 sayılı kararla davanın reddine karar verildiği, bu kararın davacı vekiline…tarihinde tebliğ edildiği, anılan kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, davacının daha önce açmış olduğu davada verilip kesin hüküm niteliği kazanan idari yargı kararının varlığı karşısında; aynı konuda açılan ve tarafları aynı olan bu davanın esasının incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen kararın onanmasına” dair D15D, 18.06.2015 tarih ve E. 2014/8861, K. 2015/4165 sayılı kararı; Aynı yönde D10D, 12.02.2018 tarih ve E. 2016/233, K. 2018/471 sayılı kararı; D10D, 12.02.2018 tarih ve E. 2016/514, K. 2018/472 sayılı kararı; D2D, 18.04.2018 tarih ve E. 2016/3764, K.2018/2683 sayılı kararı; “İdare Mahkemesince her ne kadar davacının sürekli işçi kadrosuna geçirilmesi talebinin reddine ilişkin işlemin işbu davadan önce de dava konusu edildiği, ilgili mahkemece verilen süre ret kararının kesinleştiği ve buna göre aynı konuda açılan, konusu ve tarafları aynı olan davanın esasının incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiş ise de, dava konusu olayda davalı idareye yeniden bir başvuruda bulunulduğu ve başvurunun reddi ile dava konusu edilebilecek nitelikte yeni bir işlemin vücut bulduğu, bu durumda, idare mahkemesi tarafından davaya konu işlemin esasının incelenmesi gerekirken kesin hüküm nedeniyle davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmadığına”
Konu Bütünlüğü Sağlanması Açısından Aşağıdaki Linklerden Diğer Makalelerin Okunması Tavsiye Edilir.