
İş kazası ile ilgili bir çok tanım bulunmakla beraber mevzuata göre; iş kazası, İş Kanunu ve Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında, bir çalışanın iş yeri sınırları içerisinde veya iş yeriyle ilgili bir görevi yerine getirirken meydana gelen ve bedensel veya ruhsal zarara yol açan olaylar olarak tanımlanabilecektir.
İş kazası yaşanması halinde;
Bir çalışan, iş kazasına uğradığında aşağıdaki yasal haklara sahiptir:
İş kazaları, hem işçiler hem de işverenler için ciddi hukuki ve mali sorumluluklar doğurmaktadır. Bu nedenle, işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uygun hareket etmesi, işçilerin ise haklarını bilmeleri ve olası kazalardan sonra hukuki süreci doğru yönetmeleri önemlidir. Hukuki süreçlerin ceza soruşturma ve kovuşturma aşamaları, idari süreçlerde SGK müfettişlerinin düzenleyeceği raporlar ve diğer işlemlerin, ayrıca hukuk davalarındaki usulü işlemlerin teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle sürecin dikkatli takip edilmesi gerekmektedir.
Mahkemece yapılacak iş, yukarıda açıklanan şekilde davacının yaptığı iş tereddütsüz şekilde tespit edilmek sureti ile bu doğrultuda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TÜİK ve ilgili meslek odalarından, sendika üyesi işçi olması halinde ise bağlı bulunduğu sendikadan yapmış olduğu iş ile ilgili alabileceği ücreti araştırmak, işçinin emsallerinin aldığı ücrete göre hesaplamanın yapıldığı yeni bir rapor almak ve fakat ilama konu hükme esas teşkil eden rapordaki ücret dışında ki diğer doneler dikkate alınarak, işlemiş dönem ileri çekilmeksizin ve taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış haklara riayet edilerek rapor neticesi ne göre bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Dosya içeriğine göre, sanıkların defalarca yapılan tespitler ve uyarılara rağmen hatalı, eksik ve tehlikeli çalışma yöntemini sürdürdüğü, bu şekildeki çalışma ile grizu patlaması olabileceğini öngörmelerine rağmen, patlamayı gerçek anlamda engelleyici nitelikte bir çalışma yapmadıkları, aksine mevcut tehlikeli durumu gizlemek suretiyle, “olursa olsun” düşüncesi ile hatalı ve hileli faaliyetlerine devam ettikleri; bu nedenle olası kastla öldürme suçunun unsurlarının oluştuğu anlaşıldığından; sanıklar müdafiilerinin olası kast şartlarının gerçekleşmediğine ilişkin temyiz istemleri yönünden hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır. KARAR Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.09.2022 tarihli ve 2019/102 Esas, 2022/351 Karar sayılı kararında sanıklar müdafiileri tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanıklar müdafiilerinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,” karar verilmiştir.
Somut olayda, davacı sigortalının yargılama sırasında SGK Kurum Sağlık Kurulundan alınan 02.09.2014 tarihli raporuna göre sürekli iş göremezlik oranının %20 olarak tespit edildiği davalı işveren vekilinin itiraz etmesi üzerine Yüksek Sağlık Kurulunun 29.01.2018 tarihli raporunda sürekli iş göremezlik oranının %23 olarak tespit edildiği gözetildiğinde davacının itiraz dermeyan etmediği %20 düzeyindeki sürekli iş göremezlik oranı dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davalılar lehine oluşan usuli kazanılmış ihlal edilerek karar tesis edilmesi de hatalı olmuştur. Bu açıklamalar ışığında bozma sonrasında yargılama yapılacak Mahkemece yapılacak iş, kusur oran ve aidiyetinin tespiti noktasında yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında alınacak kusur raporuna göre davalılara kusur verilmesi halinde iş bu kusur raporu ile davacının sürekli iş göremezlik oranı olarak %20 oranındaki oranı gözetmek, bu verileri (davacı vekilinin karara temyizinin olmaması nedeniyle) 12.02.2020 tarihli hesap raporuna uygulamak gelirin tenzilinde de %20 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden tespit edilecek gelirin rücu edilebilecek kısmını dikkate almak (özellikle iş bu raporda esas alınan işlemiş bilinen dönem sonu tarihi olan 12.02.2020 tarihinden sonra yürürlüğe giren asgari ücret değişikliklerini rapora yansıtmadan) davalıların sorumluluğunun varlığı halinde sonucuna göre maddi tazminat ile usuli kazanılmış hakka göre manevi tazminat hakkında bir karar verilmesinden ibarettir. O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve bu aşamada bozma sebebine göre sair temyiz itirazları incelenmeksizin, istinaf itirazlarının esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır. KARAR: Açıklanan sebeplerle; Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada sair yönleri incelenmeksizin, Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,