
Ceza Muhakemesi hukuku koruma tedbirlerinden olan yakalama ve gözaltına alma tedbirleri, kişi özgürlüğü ve güvenliği açısından önemi, tedbirin genel olarak birlikte uygulanması ve diğer koruma tedbiri ile karıştırılmasından dolayı soru cevap olarak açıklanması amaçlanmıştır.
Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliğinde, yakalama: “Kamu güvenliğine, kamu düzenine veya kişinin vücut veya hayatına yönelik var olan bir tehlikenin giderilmesi için denetim altına alınması gereken veya suç işlediği yönünde hakkında kuvvetli iz, eser, emare ve delil bulunan kişinin gözaltına veya muhafaza altına alma işlemlerinden önce özgürlüğünün geçici olarak ve fiilen kısıtlanarak denetim altına alınması” olarak ifade edilmiştir.
Kişinin hareket özgürlüğünü istediği gibi kullanabilmesi engelleyen her işlem yakalama niteliğindedir fakat çok kısa süreli özgürlük kısıtlamaları yakalama sayılmayacaktır. Burada belirli bir kıstas olmamakla beraber yapılacak olan işleme göre makul bir süreyi aşan süreler boyunca yasal olmayan bir şekilde kişinin hareket özgürlüğünün kısıtlanması, kolluk görevlileri açısından görevi kötüye kullanma ve kişiyi özgürlüğünden yoksun bırakma suçuna neden olabilecektir.
Bu soruya farklı ihtimaller dahilinde cevap verilebilir:
a-) Herkesin yapabileceği yakalama: CMK’ya göre herkesin yakalama yapacağı durumlar kısaca suçüstü hali olarak ifade edilebilir. ( Suçüstü: İşlenmekte olan suçu, henüz işlenmiş olan fiil ile fiilin işlenmesinden hemen sonra kolluk, suçtan zarar gören veya başkaları tarafından takip edilerek yakalanan kişinin işlediği suçu, fiilin pek az önce işlendiğini gösteren eşya veya delille yakalanan kimsenin işlediği suçtur.)
b-) Kolluk görevlerinin yapacağı yakalama: Kolluk görevlileri, tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde; Cumhuriyet savcısına veya âmirlerine derhâl başvurma olanağı bulunmadığı takdirde, yakalama yetkisine sahiptirler.
2. CMK m.98’e göre;
3. Kişinin Muhafaza Altına Alınmak Amacıyla Yakalanması: Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliğinde yapılan düzenlemeye göre muhafaza altına alınacak kişinin kaçmasını, kendisine veya başkalarına zarar vermesini önlemek amacıyla kaba üst araması yapılarak, silâh ve bunun gibi unsurlardan arındırılması sağlandıktan sonra yakalama sebebi, yakalamaya itiraz etme hakkı ve bu hakkı nasıl kullanılacağı derhâl bildirilir. Bu kişilerden ıslah veya tedavi kurumuna götürülmesi gerekenlerin ilgili kurumlarca teslim alınmaları sağlanır. Teslim alınmaması hâlinde, durum bir tutanakla tespit edilir ve tutanağın bir sureti mülkî amire gönderilir. (Adı geçen yönetmeliğe göre Muhafaza altına alma: Kanunun yetki verdiği hâllerde yetkili merci önüne çıkarılması gereken kişilerin ilgili kurumlar veya kişilerce teslim alınana kadar sağlıklarına zarar vermeyecek şekilde ve zorunlu olduğu ölçüde özgürlüklerinin kısıtlanıp alıkonulmasını ifade eder.) Muhafaza altına alma, her ne kadar yönetmelikte kişinin ilgili kurumca teslim alınana kadar ki süre için yakalanması anlamında kullanılmış olsa da CMK 160/2 de suç delillerini kontrol altına almayı ifade ettiği ve eşya için kullanıldığı belirtilmelidir. Bu kavram kargaşası umarım kanun koyucu tarafından yasal düzenleme ile giderilir.
4. Konumuz dışında olmasına ve hapis cezasının kesinleşmesi sonrası infaz hukuku kapsamında olmasına rağmen infaz kanunu m.19’da düzenlenen yakalama emrinden de kısaca bahsedelim. Adı geçen kanuna göre yakalama emri:
Kişi yakalandığında Cumhuriyet savcısının emriyle bir yakınına veya belirlediği bir kişiye gecikmeksizin yakalama haber verilir.( CMK 95/1)
CMK 90/3 kapsamındaki kişilere karşı şikayete bağlı suçlardan yakalanan şüphelinin yakalandığı söz konusu suça ilişkin şikayet hakkı olan kimseye bildirilir.
Yakalanan kişiye, suç ayrımı gözetilmeksizin yakalama sebebi ve hakkındaki iddialar ile susma ve müdafiden yararlanma, yakalanmaya itiraz etme hakları ile diğer kanunî hakları ve itiraz hakkını nasıl kullanacağı, herhâlde yazılı, bunun hemen mümkün olmaması hâlinde sözlü olarak derhâl bildirilir.
Yakalanan kişiye ayrıca haklarının yazılı olarak bildirildiğini ve kendisi tarafından da bu hususun anlaşıldığını belirten “Yakalama ve Gözaltına Alma Tutanağı Şüpheli ve Sanık Hakları Formu” tanzim edilerek imzalı bir örneği verilir.
Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği m.6/2’ye göre; yakalanan kişinin kaçmasını, kendisine veya başkalarına zarar vermesini önlemek amacıyla kaba üst araması yapılarak, silâh ve bunun gibi unsurlardan arındırılması sağlanır.
İster kaba arama, ister sıvazlama, ister güvenlik bakımından yapılması zorunlu arama olsun, üst ve eşya aramasının tümü Anayasa m.20/2 gereğince hakimin kararına ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınan makamın yazılı emrine bağlı tutulmuştur. Dolayısıyla yönetmelikle anayasa tarafından güvence altına alınmış bir hak çiğnenemez.
Yakalanan kişinin gözaltına alınacak olması veya zor kullanılarak yakalanması hâllerinde hekim kontrolünden geçirilerek yakalanma anındaki sağlık durumu belirlenir.
Yakalanan kişinin ifadesini alan veya soruşturmayı yürüten kolluk görevlisi ile bu kişiyi tıbbî muayeneye götüren kolluk görevlisinin farklı olması zorunludur. Ancak personel yetersizliği nedeniyle farklı kolluk görevlisinin bulunmaması hâlinde bu durum belgelendirilir.
Tıbbî muayene, kontrol ve tedavi, adlî tıp kurumu veya resmî sağlık kuruluşlarınca yapılır.
Hekim raporu üç nüsha hâlinde düzenlenir. Kolluk görevlileri tarafından, hekim raporunu verecek birime, yakalananın nezarethaneye giriş raporu mu, yoksa çıkış raporu için mi getirildiği yazılı olarak bildirilir.
Raporunun bir nüshası raporu tanzim eden sağlık kuruluşunda saklanır, ikinci nüshası yakalan kişiye, üçüncü nüsha ise soruşturma dosyasına eklenmek üzere ilgili kolluk görevlisine verilir.
Hekim muayene esnasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 94 üncü maddesinde belirtilen işkence, 95 inci maddesinde belirtilen neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence ve 96 ncı maddesinde belirtilen eziyet suçlarının işlendiği yolunda herhangi bir bulguya rastlaması hâlinde, keyfiyeti derhâl Cumhuriyet savcısına bildirir.
Hekim ile muayene edilen şahsın yalnız kalmaları, muayenenin hekim hasta ilişkisi çerçevesinde yapılması esastır. Ancak, hekim kişisel güvenlik endişesini ileri sürerek muayenenin kolluk görevlisinin gözetiminde yapılmasını isteyebilir. Bu istek belgelendirilerek yerine getirilir. Bu durumda yakalanan kişinin talebi hâlinde müdafi de muayene sırasında gecikmeye neden olmamak kaydıyla hazır bulunabilir.
Her soruşturma işlemi tutanağa bağlanmalıdır(CMK 169/2). Bu tutanağa yakalananın, hangi suç nedeniyle, hangi koşullarda, hangi yer ve zamanda yakalandığı, yakalamayı kimlerin yaptığı, hangi kolluk mensubunca tespit edildiği, haklarının tam olarak anlatıldığı açıkça yazılır( CMK 97).
Kolluk, yakalanan kişi ve olay hakkında cumhuriyet savcısına hemen bilgi verilerek, emri doğrultusunda işlem yapar. Burada net bir süre vermek yasaya göre mümkün değil. Ancak kişi özgürlüğü ve güvenliğini yakından ilgilendiren bir koruma tedbiri olması nedeni ile makul bir süre içerisinde işlemlerin tamamlanması beklenir. Eğer kişi savcılıkça bırakılmazsa ve şartları oluşmuşsa gözaltı kararı verilmesi gerekecektir.
Kişi hakkında CMK 98 göre yakalama emri düzenlemiş olması durumunda ise yakalanan kişi en geç 24 saat içerisinde yetkili hakim veya hakim önüne çıkarılır. Fakat bu süre içerisinde kişi, yetkili merci önüne çıkarılamayacak ise aynı süre içerisinde yakalandığı yer adliyesinde sesli ve görüntülü iletişim sistemi (SEGBİS) kullanılarak yetkili merci tarafından kişinin sorgusu yapılır ya da ifadesi alınır.
CMK 94/3′ e göre; “İfadesi alınmak amacıyla düzenlenen yakalama emri üzerine mesai saatleri dışında yakalanan ve belirlenen tarihte yargı mercii önünde hazır bulunmayı taahhüt eden kişinin serbest bırakılması, Cumhuriyet savcısı tarafından emredilebilir. Bu hüküm her yakalama emri için ancak bir kez uygulanabilir. Taahhüdünü yerine getirmeyen kişiye, yakalama emrinin düzenlendiği yer Cumhuriyet savcısı tarafından bin Türk lirası idari para cezası verilir.”
CMK 91/5 hükmüne göre yakalama işlemine karşı;
Hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hakimliğine başvurabilir. Hakimlik, incelemeyi evrak üzerinden yaparak derhal veya en geç 24 saat dolmadan başvuru hakkında karar verir. Hakimlik, yakalama işlemini hukuka uygun bulursa başvuruyu RED eder, eğer yakalama işleminin yerinde olmadığı kanısına varırsa yakalanın derhal soruşturma evrakı ile savcılıkta hazır edilmesine karar verir. Serbest bırakılan kişi hakkında aynı fiille ilgili olarak yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve savcılık kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi yapılmaz.
Yakalamayla ilgili en çok merak edilen konulardan bir tanesi de yakalama kararını vatandaşın e-devlet uygulaması üzerinden görüp görmeyeceğidir. Eğer yakalama emri, yürütülen bir dava neticesinde mahkeme tarafından verilmiş ise yakalama kararı uyap vatandaş portalı aracılığı ile görülebilecektir. Ancak soruşturma aşamasında düzenlenen yakalama emrine uyap üzerinden vatandaşın erişmesi mümkün değildir.
Yakalama, CMK koruma tedbirlerindendir ve adli sicil kaydında görünmesi mümkün değildir.
Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliğinde, gözaltına alma: “Kanunun verdiği yetkiye göre, yakalanan kişinin hakkındaki işlemlerin tamamlanması amacıyla, yetkili hâkim önüne çıkarılmasına veya serbest bırakılmasına kadar kanunî süre içinde sağlığına zarar vermeyecek şekilde özgürlüğünün geçici olarak kısıtlanıp alıkonulması” olarak ifade edilmektedir.
CMK 91/2’ye göre gözaltına alma:
Gözaltına alma kararını cumhuriyet savcısı verir. Ancak istinai olarak CMK 91/4 göre suçüstü haliyle sınırlı olmak kaydıyla; mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda gözaltına alınma kararı verilebilir. Gözaltına alma nedeninin ortadan kalkması hâlinde veya işlemlerin tamamlanması üzerine derhâl ve her hâlde en geç belirtilen sürelerin sonunda Cumhuriyet savcısına, yapılan işlemler hakkında bilgi verilerek talimatı doğrultusunda hareket edilir.
CMK 91/5 hükmüne göre gözaltı alma ve gözaltı süresinin uzatılması işlemine karşı:
Hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hakimliğine başvurabilir. Hakimlik, incelemeyi evrak üzerinden yaparak derhal veya en geç 24 saat dolmadan başvuru hakkında karar verir. Hakimlik, gözaltı alma ve gözaltı süresinin uzatılmasını hukuka uygun bulursa başvuruyu RED eder, eğer yapılan işlemin yerinde olmadığı kanısına varırsa kişinin derhal soruşturma evrakı ile savcılıkta hazır edilmesine karar verir. Serbest bırakılan kişi hakkında aynı fiille ilgili olarak yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve savcılık kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi yapılmaz. Gözaltına alınan kişi en geç bu süreler sonunda sulh ceza hâkimi önüne çıkarılıp sorguya çekilir. Sorguda müdafi de hazır bulunur.
Yukarıda yakalanan kişinin sağlık kontrolünden geçirilmesi hakkında yazılanlar gözaltına alınan kişi açısından geçerli olmakla beraber bunlara ilave olarak:
Gözaltına alınan kişinin herhangi bir nedenle yerinin değiştirilmesi, gözaltı süresinin uzatılması, serbest bırakılması veya adlî mercilere sevk edilmesi işlemlerinden önce de sağlık durumu hekim raporu ile tespit edilir.
Gözaltı süresinin uzatılması veya yer değişikliği ya da nezarethaneden çıkış sırasında düzenlenen hekim raporlarından; bir nüshası sağlık kuruluşunda saklanır, iki nüshası ise raporu düzenleyen sağlık kuruluşunca kapalı ve mühürlü bir zarf içerisinde ilgili Cumhuriyet başsavcılığına en seri şekilde gönderilir. Bunlardan bir nüshası Cumhuriyet savcısı tarafından gözaltına alınanın kendisine veya vekiline verilir, bir nüshası ise soruşturma dosyasına eklenir. Bu raporların düzenlenmesinde ve Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesinde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 157’nci maddesinde belirtilen gizlilik kurallarına uyulur ve bu amaçla gerekli tedbirler ilgili sağlık kuruluşunca alınır.