Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar-4

Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar-4

Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar-1

Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar-2

Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar-3

Ceza muhakemesinin amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Cinsel dokunulmazlığı konu alan yargılamalarda da aynı gaye ile muhakeme yapılır. Fakat cinsel suçlar niteliği itibariyle fail eylemini daha çok gizli, kimsenin göremeyeceğini düşündüğü alanlarda gerçekleştirmektedir. Delilden sanığa gitme ceza hukuku genel prensiplerinden olduğundan bu suç tiplerinde de olması gereken suçu sabit görülen sanığın cezalandırılması yoluna gidilmesidir. Suçun sübuta erdiğinin tespitinde ise ceza muhakemesinin çeşitli yöntemleri vardır. Bu yazımızda cinsel dokunulmazlığa karşı suçların ispatı konusunda uygulamada yaşanan zorluklar Yargıtay’ın yaklaşımları doğrultusunda açıklanacaktır.

Cinsel Suçların Soruşturma ve Kovuşturmasındaki Usuller

Genel anlamda bahsetmiş olduğumuz Ceza Muhakemesi Makamları ve Sujeleri adlı yazımızın ve Ceza Davası Nedir? adlı çalışmalarımızın okunması buradaki açıklamalarımızın anlaşılması bakımından önem arz etmektedir.

Cinsel suçların soruşturması diğer suç tiplerine nazaran daha fazla ehemmiyet gerektirmektedir. Sürecin hızlı ve etkin yürütülmesi önemlidir. Zira delillerin kaybolma tehlikesi diğer suç tiplerine nazaran daha kolaydır. Bazen bir kıyafet üzerinden alınacak vücut sıvısında tespit edilecek DNA parçası maddi gerçeğin ortaya çıkmasını sağlayabilecektir. Mağdurun kıyafetlerinin, olayın gerçekleştiği yerin temizlenmeden delillerin toplanması gereklidir. Mağdurun vücut direncinin kırılması için zor kullanılmış olması halinde ortaya çıkan derideki morlukların, tırnaktaki boğuşmadan kalan vücut artıklarının uzmanlarca tespit edilmesi, mağdurun yine uzmanlarda genital muayeneden geçirilmesi gereklidir. Dolayısıyla bu soruşturma da görev yapan sujeler işlemleri seri ve hataya yer bırakmayacak şekilde yapmalıdır.

Olay yerinin muhafaza altına alınmasından delillerin toplanması ve hatta ilk savcı talimatlarının detaylı bir şekilde alınarak sulh ceza hakimliği kararı gereken durumlarda kararların bir an önce alınması elzemdir. Mağdurun adli makamlara geç başvuruda bulunmasının nedenleri irdelenmeli ve fakat şüpheli/sanığın lekelenmeme hakkı da gözetilerek işlemler süratle yerine getirilmelidir. Kanıtlanmamış ya da usuli hatalar sonucu kaybolmuş delillerin yargılamanın uzamasına ve mağduriyetlere neden olabileceği unutulmamalıdır. Mağdurun yaşının küçük olması /failin aynı şekilde yaşı küçük olması halinde (SSÇ), suçun soruşturma ve kovuşturmasında ayrıca önem verilmelidir. Alınan/alınacak  ifadelerin uzman pedagoglar, sosyologlar nezaretinde bilhassa savcı tarafından alınması ( beyanları Çocuk İzlem Merkezlerinde alınması tavsiye edilmektedir)  beyanlarda eksik husus bırakılmaması önemli olacaktır. Zira mağdurun eksik alınan ifadesi sonucu tekrar aynı psikolojik travmaları yaşatmak doğru olmayacaktır. Yaşı büyük olmak kaydı ile eğer beyanlar kolluk görevlileri tarafından alınacaksa olayın tüm ayrıntıları ele alınması ve kişilerin avukat yardımından faydalanmasına izin verilmesi gereklidir.

Şüpheli sanığın ve diğer kişilerin beden muayenesinde ve vücutlarından moleküler örnek alınmasında, hastaneye sevk yazıları ve alınması gereken hakim kararlarına kadar ki prosedürlere son derece dikkat etmek yerinde olacaktır. Çünkü buralarda yapılacak bir hatanın geri dönüşü mümkün olmayabilir ve ciddi hak kayıplarına neden olabilir. Bu kısımlarda Ceza Muhakemesi Kanunun madde 75 ve madde 76 hükümlerine azami dikkat edilmelidir.

Mağdurun yaşının küçük olması halinde, mağdurun hastane doğumlu olup olmadığının tespiti ile yaş tashihi tayininin gerekli olup olmadığı hususlarına yargılama makamlarının önem vermesi gereklidir. Eğer mağdurun yaşının tespiti gerekli ise bekletici mesele yapılarak mağdur veya sanığın yaş tespit işlemi yaptırılmalıdır. Cinsel suçlarda yaş aralığı mağdur ve şüpheli/sanık açısından çok önemli bir konu olup uygulanacak kanun maddeleri farklılık gösterebilmektedir. Bu tespitin özellikle suç tarihi baz alınarak yapılması adil bir sonuç çıkması açısından hayati önem arz etmektedir. (Ceza Genel Kurulu 2016/14-73 Esas, 220/40 Karar)

Mağdurun kemik yaşının tespiti, hastane doğumlu ise ilgili doğum evrakların dosyaya kazandırılması, nüfus idaresinin taraf olacağı yaş tashihin yaptırılması yargılama sürecinin uzamaması açısından önemlidir.

Mağdurun beyanının mümkün ise cinsel suçlar konusunda tecrübeli savcı tarafından alınması önem taşımaktadır. Bu mümkün değilse bu tip suçlar üzerinde ihtisaslaşmış kolluk görevlilerince beyanların alınması tavsiye edilir. Olaya tanık olan kişilerin kollukça ifadesinin alınması yasal olarak mümkün değildir. Kolluk görevlileri bu durumda ancak tanığın bilgi sahibi olarak beyanını alabilir fakat yemin ettirerek ifadesini alması mümkün değildir. Uygulamada bazen bu durumlarla karşılaşılıyor ancak bu usuli anlamda hatalı bir işlem olduğunu değerlendiriyoruz. Yargıtay uygulamalarına göre olayın tek delilinin mağdurun beyanı olması durumunda bu beyanların soruşturma aşamasında kayıt altına alınması ve kovuşturma evresinde duruşmada izlenmesinin gerekliliğini belirtmektedir. Mağdurun çocuk olması durumunda kanuni düzenlemeler konunun hassasiyetine binaen gizliliğin korunmasını belirtmekle beraber kural olarak çocuğun bir kez dinlenilmesini belirtmektedir. Ancak zorunluluk halinde birden fazla kez dinlenebilecektir. Bu uygulama aslında adil yargılamanın bir gereğidir. Zira sanığa çocuğunun beyanlarına ilişkin savunma hakkı tanınmak istenmektedir. Çelişmeli yargılama ve CMK madde 216 ve madde 217 gereği mağdur çocuğunun beyanın okunması/kayıt varsa izlettirilmesi ve sanık ile müdafine savunma yapmaları için imkan sağlanması gereklidir. Aksi durum Yargıtay kararları göz önüne alındığında bozma sebebi yapılabilecektir. Mağdurun ifadeleri alınırken yönlendirmeler yapılmadan sadece kendi kullandığı ifadeler zapta geçirilmelidir. Mağdurun kullandığı kelimelerde düzeltme yapılmamalıdır. Mağdurun çocuk olması halinde cinsel suçlarla ilgili ifadelerinin görüntülü ve sesli kayıt altına alınması yasanın gereğidir. (Yargıtay 9.Ceza Dairesi 2023/1419 Esas, 2023/3502 Karar)

Özellikle soruşturma aşamalarında yapılan yasanın aradığı teşhis usulüne riayet edilmeden gerçekleştirilen işlemler son derece hatalı olup teşhis işlemlerinde Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu Ek 6.madde de belirtilen kurallara uyulması gereklidir. Yapılan teşhis işlemi tutanağa bağlanmalıdır. Teşhis işlemi yaptırılırken mağdura, şüpheli/sanığın gösterilecek kişiler arasında olmayabileceği hatırlatılmalı ve ayrıca teşhiste kullanılacak kişilerin sanıkla benze fiziksel özellik taşımasına önem gösterilmelidir. Teşhis işleminin bir kaç kez tekrar edilmemesi de usul açısından bozma nedeni yapılabilmektedir. Fotoğraf üzerinden yapılan teşhis işlemlerinde de uygulamada ciddi sorunlar bulunmakta olup aşamalarda gerekli itirazların yapılması adil yargılama açısından önemlidir.

Mağdurun 15 yaşından büyük olması halinde davaya katılma hakkı bulunmaktadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, mağdurun kendisine yönelik eylemin hukuk anlam ve önemi anlama kapasitesinde olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Eğer hukuki ehliyeti varsa katılma talebi vardır. Eğer ehliyeti yoksa yaşı 15’ten küçük ise anne/babası/kanuni temsilcisi tarafından davaya katılma taleplerinin değerlendirilmesi gerekecektir. Mağdurun katılma talebi olmasına ve mahkemenin usule uygun olarak katılma davetine rağmen duruşmaya katılmayan yaşı küçük mağdur adına vekilin davaya katılma hakkı bulunmamaktadır. Burada diğer önemli bir husus ise kanuni temsilci ile vekilinin iradelerinin çelişmeleri durumunda ne yapılacağı sorunudur ki bu durumda Yargıtay uygulamaları kanuni temsilcinin iradesine üstünlük tanınması yönündedir. Ayrıca menfaat çatışması hali için de kısa bir açıklama yapmak gerekirse, kanuni temsilcinin sanıktan şikayetçi olmadığı durumlarda mağdurun yaşı da göz önü de bulundurularak kayyım atanması ile yargılamanın yapılmasının gerekliliği unutulmamalıdır. Aksi durum bozma sebebi yapılabilecektir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’da 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun madde 20/2 hükmü gereği kamu davasına katılma hakkı bulunmaktadır.

Soruşturma aşamasında gizlilik esastır. Kovuşturma şamasında ise kural olarak mahkeme duruşmaları kamuya açık olarak yürütülür. Bu aleniyet kuralının da bir gereğidir. Ancak CMK bazı hallerde duruşmaların kapalı olarak yapılabileceğini düzenlemiştir.  Cinsel suçlarda görevli mahkeme suç tipine göre değişik göstermekte olup Asliye Ceza Mahkemelerinin görevli olduğu haller olduğu gibi genel olarak Ağır Ceza Mahkemelerinin görevli olduğu

Cinsel Suçlarda İspat Hukuku Sorunu

Yukarıda açıkladığımız üzere cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, önemi nedeniyle hem soruşturma evresinde hem de kovuşturma evresinde usuli süreçleri dikkatli yürütülmesi gereken suç tiplerindendir. Zira bu suç tiplerinde en önemli delil çoğu zaman mağdurun beyanı olmaktadır. Öncelikle yürütülecek sürecin sağlıklı olması açısından mağdurun ve şüphelinin yaş tespiti yapılması en önemli hususlardır. Çünkü uygulanacak kurallar kişinin SSç olup olup olmamasına ya da mağdurun çocuk olması halinde epey farklılık göstermektedir. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasında mağdurun ve gerekirse şüpheli/sanık için alınacak muayene raporlarının önemi son derece büyüktür. Olayı gören kişilerin beyanları ve olay yerini gören kamera kayıtlarının çözümü bilirkişi marifetiyle yapılarak diğer krıminal raporlarla birlikte dosyaya konulması gerekmektedir. Vajinal, anal muayenelerinin uzman heyet tarafından şüpheye yer bırakmayacak şekilde tamamlanması önemlidir. Zora bağlı darp ve cebir izlerinin tespiti de olayın başında yapılmalıdır. Ancak bu şekilde alınacak mağdur beyanı anlam kazanabilecektir. Mağdur beyanının alınmasında özen gösterilmesi gereken hususlara kısaca yukarıda değinildiğinden burada tekrara girilmeyecektir. Mağdur ve sanık arasında öncesi ve sonrası iletişimin tespit edilmesi ve kişilerin cep telefonu, bilgisayar gibi dijital verilerine olay anında el konulması ve el koyma kararlarının yasal süresinde onaylanması gereklidir. Aşamalarda Adli Tıp Kurumundan alınacak mağdura yönelik gerek bedensel, gerekse ruhsal duruma ilişkin raporların ivedilikle dosyaya konulması gereklidir.

Olayın adli birimlere intikal zamanı ve ne şekilde intikal ettiği üzerinde durulması gereken bir konu olup yazı dizisinin sınırlı tutmamız nedeniyle detaylara girilemeyecek olup yaşanan olayın ilk olarak kimlerle ne zaman paylaşıldığına dair olguların ortaya konulması gereklidir. Olayın üzerinden uzunca bir süre geçtikten sonra adli birimlere intikal eden şikayetlerin nedeni araştırılmalıdır. Zira cinsel suçlarda delillere ulaşabilmek adına bahsedildiği gibi süre oldukça önemlidir. Mağdurun beyanını baskı altında vermemesi, özellikle mağdurun yaşının küçük olduğu hallerde yasanın aradığı şartlara uyularak beyanların sesli ve görüntülü kayıt altına alınması gereklidir. Mağdur beyanının istikrarlı olup olmadığı hususları irdelenmelidir. Mağdur ile şüpheli/sanık arasında husumetin varlığı araştırılarak eğer olay öncesi bir husumet varsa bunun nedeni ortaya konulmalıdır. Husumetin bulunması her zaman iddia edilen suçun işlenmediği anlamına gelmeyeceği unutulmamalıdır. Tanık olarak dinelecek kişilerin tarafları tanıyıp tanımadığı ve taraflarla arasındaki ilişki belirlenmeli ve tanık beyanlarına itibar edilip edilmeyeceği tartışılmalıdır. Sadece beyanların söz konusu olduğu olaylarda sanık, mağdur ve tanık beyanları bir bütün olarak ele alınmalıdır. Tanıkların olaya dair bilgisinin görgüye mi dayalı olduğu ya da olay sonrası duyuma mı dayalı olduğu belirlenerek çeşitli kıstaslarla sorguların yapılması ve neticeye genel değerlendirmelerle gitmek yerine dosyadaki tüm deliller ışığında sonuca gidilmesi adil olacaktır.

Bu makaleler dizisinde konunun önemi nedeniyle sadece yüzeysel anlamda bilgilendirici açıklamalarda bulunulmuş olup cinsel dokunulmazlık suçun mağduru yada şüphelisi olunması halinde avukat yardımı ve güncel yargı kararları gözetilerek muhakeme sürecinin yürütülmesi tavsiye edilir.

Kategori: Ceza Hukuku
Yazar: Arabulucu Avukat Murat YILDIRIM