Ceza Muhakemesinde Basit Yargılama Usulü

Ceza Muhakemesinde Basit Yargılama Usulü

Ceza Muhakemesi Kanunu madde 251’de düzenlenen Basit Yargılama Usulü, kovuşturma evresine geçilen asliye ceza mahkemesi görevi kapsamındaki adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulü uygulanmasına karar verilebilir. Basit yargılama usulü mevzuata göre istisnai olarak sadece belli davalarda uygulanabilmektedir.

Basit Yargılama Usulü Uygulanabilmesinin Koşulları:

  1. Basit yargılama usulü uygulanabilecek bir adli para cezasını ve/veya üst sınırı 2 yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren suç olması gerekir.
  2. Kovuşturma aşamasına geçişmiş olmalıdır. Yani iddianamenin kabul edilmiş olması şarttır.
  3. Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı sağır ve dilsizlik gibi sanığın kusur yeteneğini etkileyecek hallerin bulunmaması.
  4. Suçun Basit Yargılama Usulüne Tabi Olmayan Bir Başka Suçla Birlikte İşlenmemiş Olması.
  5. Soruşturması ve kovuşturması izne/talebe bağlı olan suç olmamalıdır.

Yazılı beyan ve savunma esasına dayanan bu yargılama türü asliye ceza mahkemeleri açısından yoğunluğu azaltabileceği ve hızlı bir şekilde hüküm kurulabileceği ifade edilebilir. Ancak basit yargılama usulü beraberinde bir çok tartışmayı da getirmektedir. Zira basit yargılama usulü, ceza yargılamasının kamuya açık yargılama, delillerin huzurda tartışılması, sözlülük gibi bir çok temel ilkelerine ters düşmektedir. Bu yargılama türünde beyan ve savunma için verilen sürenin ( 15 gün ) dolması ile mahkemenin duruşmasız bir şekilde hüküm verebilecek olması savunma hakkı bakımdan oldukça sorunlu görünmektedir. Özetle, basit yargılama usulü etkin savunma ve adil yargılanma haklarını ihlal eden yönleri bulunmaktadır.

Hükümde mahkumiyet kararı verilmesi durumunda sonuç ceza yapılan indirimlere ilave olarak 1/4, dörtte bir oranında indirilerek uygulanır. Sanık tarafından karşı çıkılmaması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verilebileceği gibi TCK 50 ve TCK 51 de düzenlenen kısa süreli hapis ve kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlara da çevrilebilecektir.

Basit yargılama usulü ile görülen bir dava da mahkemece kendiliğinden duruşma açmaya karar verilebileceği gibi itiraz üzerine de duruşma açılarak genel hükümler uyarınca yargılama yapılmak zorundadır. İtirazı Cumhuriyet savcısı yapabileceği gibi taraflarda yapabilecektir. İtiraz üzerine duruşmayı açan mahkeme sanık haricinde diğer tarafın itirazı yapmış olma olasılığında yapılan indirimi koruyarak sonuç cezaya gidebilecektir. Yapılan itirazın sanık lehine olması halinde, sirayet ilkesi gereği uygulanma imkanı olan diğer sanıklar itiraz etmemiş olsa dahi  verilen karardan yararlanabilecektir.

Ceza Muhakemesi Kanunu ( CMK ) m. 251/2 göre; Basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verildiği takdirde mahkemece iddianame; sanık, mağdur ve şikâyetçiye tebliğ edilerek, beyan ve savunmalarını on beş gün içinde yazılı olarak bildirmeleri istenir. Tebligatta duruşma yapılmaksızın hüküm verilebileceği hususu da belirtilir. Ayrıca, toplanması gereken belgeler, ilgili kurum ve kuruluşlardan talep edilir. Sanık mahkemece hüküm verilinceye kadarki aşamada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verilmesini istemediğini yazılı olarak beyan etmedikçe, mahkeme sanık hakkında HAGB verebilecektir. Bu düzenleme CMK 231 deki HAGB ile ilgili normlarda aykırılık teşkil ettiği söylenebilir. Zira basit yargılama usulünde duruşma yapılmadığı için HAGB açısından mahkemenin sanığın kişilik özelliklerini değerlendirme imkanı bulunmamaktadır. Failin yargılama sürecinde gösterdiği işlemiş olduğunu ikrar ederek, pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda hakimde bir kanaatin oluşması yazılı yapılan yargılama da mümkün değildir. Basit yargılama usulüne tabi bir ceza doyasında taraf olmanız halinde, dosya kapsamındaki durumunuzun ceza avukatı ile değerlendirerek varacağınız sonuca göre avantaj ve dezavantajlarının göz önünde bulundurarak süreç hakkında karar vermek yerinde olacaktır.

Konuya İlişkin Yargı Kararı:

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (BAM) 23. Ceza Dairesi 2021/2245 E, 2022/12 Nolu Karar;

” Sanığın yargılama konusu eyleminin, Yargıtay 11.Ceza Dairesinin 09.11.2021 tarihli, 2021/37815 esas ve 2021/9937 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere 5237 sayılı TCK’nın 155/1. maddesi kapsamında yer alan “güveni kötüye kullanma” suçuna ilişkin olduğu, bahse konu eylem yönünden öngörülen ceza miktarının “altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası”na ilişkin olduğu anlaşılmakla; 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nın 251/1. maddesine göre, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d. maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de, CMK’da yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da, iptal kararının sonuçları itibariyle Maddi Ceza Hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nın 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan TCK’nın 7. ve CMK’nın 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde ve bu değerlendirmenin CMK.nın 251/1. maddesinin basit yargılama görevinin münhasıran ilk derece mahkemelerine verilmiş olması nedeniyle Asliye Ceza Mahkemelerince yapılması gerektiği göz önüne alındığında bozma kararı verilmesinde hukuki zorunluluk bulunması”

Av. Aybüke ÇAKMAK                                                     Av. Murat YILDIRIM

Kategori: Ceza Hukuku
Yazar: Arabulucu Avukat Murat YILDIRIM