
Bu yazımızda ceza muhakemesi sujeleri olan şüpheli-sanık, mağdur-suçtan zarar gören-katılan, adli kolluk, zabıt katibi, vekil-müdafi, savcı ve hakimin ceza muhakemesi açısından hak ve yükümlülükleri hakkında kısa bilgiler verilecektir.
Şüpheli, soruşturma aşamasında suç şüphesi altında bulunan kişiyi ifade etmektedir.
Sanık, kovuşturma aşamasının başlamasından hükmün kesinleşmesi anına kadar suç şüphesi altında bulunan kişiyi tanımlamaktadır.
Dolayısıyla şüpheli ve sanık birbirinden çok farklı evreleri içeren kavramları ifade etmektir. Şüpheli/sanık ceza muhakemesinin en önemli sujesi olduğunu söylemek çok iddialı olmasa gerek. Zira yargılamanın sebebi şüpheli/sanığın fiili dolayısı ile kendisidir.
Şüpheli/sanığın hukuken kusur yeteneği olan gerçek kişi olması gerekmektedir. Ayrıca tüzel kişiler şüpheli ya da sanık olamayacağından tüzel kişiler adına hareket eden yetkili gerçek kişiler suç isnadıyla yargılanabilecektir.
Suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuk, suça sürüklenen çocuk (SSÇ) olarak tanımlanmaktadır.
Suçtan zarar görenin, kanunda tanımı yapılmamış olup doktrin ve yargısal içtihatlar ile kavramın anlamı oluşturulmuştur. Farklı tanımlamalar yapılabilmek ile birlikte suç teşkil eden eylem neticesinde bazen yasa ile korunan hukuksal yararı zarar gören ve suçun konusu birleşebilir bu durum dar anlamda suçtan zarar göreni ifade eder ve bu kişiyi mağdur olarak tanımlayabiliriz. Bazen ise hukuken korunan haktan suçun mağdurdan başka zarar gören kişiler olabilir ki bu durum geniş anlamda suçtan zarar gören kavramı ile ifade edilir. Bunu kısa bir örnekle açıklamak gerekirse, yaralama suçunda mağdur vücut bütünlüğü zarara uğramış kişi olarak tanımlanabilir. Ancak insan öldürme suçunda suçun mağduru, yaşama hakkı ihlal edilmiş olan ölen kişi (maktül) olmakla birlikte ölen kimsenin bazı akrabaları, mirasçıları ise hukuken korunan zarara uğradıklarından suçtan zarar gören kimselerdir.
Müşteki farklı bir ifade ile şikayetçi, suçtan zarar gören/suçun mağduru olan ve aleyhine işlenen suçu adli mercilere şikayet eden kişidir. Müdahil (katılan) kovuşturma aşamasında davaya katılmak istediğini beyan eden müştekiye denir. Müşteki şüpheli, soruşturma evresinde hem suç isnadı altında olan hem de suçun mağduru sıfatıyla şikayetçi olan kişiye denir. Bu kişi kovuşturma evresinde şikayetini devam ettirerek davaya katılmak isterse müdahil (katılan) sanık olarak tanımlanır. Kovuşturma evresinde davaya katılmayacağını belirtirse yani davaya müdahil olmayacağını beyan ederse müşteki sanık olarak tanımlanır. Bazı adli olaylarda suçun hem mağduru hem de şüphelisi aynı kişi olabileceğini bu durumdaki kişiye soruşturma aşamasında şikayetini devam ettirirse -müşteki şüpheli- olarak tanımlandığını ifade etmiştik bu kişi eğer soruşturma aşamasında şikayetçi olmazsa –mağdur şüpheli– kovuşturma aşamasında ise şikayetini devam ettirmeyen aynı kişi –mağdur sanık- sıfatıyla tanımlanır.
Katılan, suçtan zarar gören/mağdurun kovuşturma aşamasında davaya katılma talebinde bulunduğunda aldığı sıfattır. Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler. Katılma, Kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle olur.
Ülkemizde teknik anlamda görevi münhasıran suç işlendikten sonra maddi gerçeğe ulaşma amacı ile teşkilatlandırılan Adalet Bakanlığı/Savcılık emrinde bir adli kolluk birimi bulunmamaktadır. Genel kolluk birimleri içerisinde adli vakalar için görevlendirilmiş ve bağlı bulunduğu idarenin tasarrufunda organize edilen bir yapılanma söz konusudur. Adli kolluğun kurulması tartışması zaman zaman akademik boyutta yapılmakla beraber halen adli suçlara ilişkin adliyenin emrinde bir kolluk teşkilatı mevcut değildir. Şuan mevcut uygulamada adli birimler için ayrılmış kolluk görevlileri olması gerektiği gibi savcının emri altında çalışmaktadır ancak bağlı bulunduğu kurumdan ilişiği kesilmediğinden hiyerarşik olarak kurum amirlerinin de emri altında olması haklı bir eleştiri olarak dile getirilebilir.
Zabıt katibi,
Kimi zaman vatandaşlar tarafından dile getirilen ağır ceza avukatı, boşanma avukatı gibi çeşitli nitelendirmeler hatalı olup avukatlık ruhsatı almış ve baroya kayıtlı her avukat bütün davalara bakabilmektedir. Ancak hukukun bir çok uyuşmazlık alanlarını düzenlediğini, yargılamalarda usul ve esasa ilişkin teknik detayların fazla olması göz önüne alındığında avukatın bütün alanlarda liyakat sahibi olmasını beklemek pek mümkün değildir. Avukatlıkta ağır ceza avukatı gibi söylemlerin hiç bir yeri yoktur ve fakat avukat belki bazı alanlarda uzmanlaşmış ve bütün dava türlerine bakmayıp sadece belli tip davaları yürüterek çalışma yapıyor olabilir. Müdafi konusunun önemi nedeni ile hazırlamış olduğumuz makaleyi linkten okuyabilirsiniz. https://www.murat-yildirim.av.tr/adil-yargilanma-ve-savunma-hakki-baglaminda-mudafii/
Ceza muhakemesinin hukuk muhakemesinden ayrıldığı en önemli noktalardan bir tanesi ceza yargılamasında iddia makamı olarak savcılık kurumunun bulunmasıdır. Suç işleyen kişilerin tespiti, suçun niteliği ve boyutunun belirlenmesi, ceza yasalarında belirlenmiş hangi suç tipinin ihlal edildiğini belirlenmesi, suçluların cezalandırılması, adaletin sağlanması, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve hukukun üstünlüğünün korunmasını sağlamakla görevli savcılık makamı, bütün bunları sağlarken hukuk kurallarına uygun olarak şüpheli lehine olabilecek delilleri de toplayan ve şüpheli hakkında yüklenen suçu işlediğine ilişkin yeterli şüpheye ulaşılması halinde iddianame tanzim eden kamusal makamdır. Savcılık makamı için soruşturma aşamasının patronu olduğu ifade edilebilir. Adli kolluk, savcılık makamının talimatlarını yerine getirmekle görevlidir. Soruşturma aşamasında savcılık, hakim kararına ihtiyaç duyulması halinde Sulh Ceza Hakimliğinden gerekli kararların çıkması talebinde bulunacaktır. İddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi ile kovuşturma evresine geçilmiş olur.
Ceza muhakemesi, ağır ceza mahkemesi, asliye ceza mahkemesi, çocuk mahkemesi, çocuk ağır ceza mahkemesi, fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi gibi mahkemelerde yapılmaktadır. Ceza yargılamalarının yapıldığı esas ve genel görevli mahkemeler asliye ceza mahkemeleri ve ağır ceza mahkemeleridir. Bu iki mahkemenin görev dağılımı farklı olup bunlar dışındaki diğer ceza mahkemeleri özel kanunlarla kurulmuş özel mahkemelerdir. Konunun önemi nedeni ile hazırlamış olduğumuz makaleyi linkten okuyabilirsiniz: https://www.murat-yildirim.av.tr/ceza-davasi-nedir/